Yangın konusu , mal ve cana , ekolojiye (bitki ve hayvan varlığı ) zarar vermesi ve ölümcül yok edici etkileri itibariyle önemlidir. Orman yangınları, kentteki yangınlar da toplumsal/ bireysel kamu yönetimi ile işbirliği yapılması gereken önemli bir güvenlik alanıdır. Farklı yönleriyle şu farkındalıklar oluşturulması önem taşımaktadır .
Birinci Sınıf Emniyet Müdürü : Bülent Kılıçtepe :
Yangınlar kimyasal bir olaydır ve yangın oluşması için:Yanıcı madde, oksijen ve ısının bir araya gelmesi lazımdır. Kazalar ve yangınlar öncesi alınacak basit önlemler felaketleri önleyebilir.Onun için “önlemek ödemekten her zaman ucuzdur”. Herkesin yangınlara karşı yaşadığı ortamların risk analizlerini çıkarması ve bu riskleri en aza indirecek çözümleri üretmesi gereklidir.
Olayı önleyemediğimiz zaman ise yangına karşı kullanacağımız araç gereçler, eğitimimiz ve güçleri birleştirmemiz eksiksiz olmalıdır…
Hülya Öznehir Çıntan/ Psikolog: Korku, bir tehdit veya tehlike karşısında ortaya çıkan bir duygudur ve genellikle vücudu ve zihni olumsuz yönde etkiler. Korku, temel olarak hayatta kalma içgüdüsünün bir parçasıdır ve tehlikeli durumlarda kişiyi korumak için evrimsel olarak gelişmiştir. Yangınlar dünya var olduğundan bugüne devam eden doğal bir süreçtir. Yangın, bireysel ve toplumsal travmalara sebep olabildiğinden kişilerde korku duygusunu tetikler. Her duygu gibi normal düzeyde yaşandığında güdüleyici bir yönü olduğundan bizleri konuya ilişkin bilgilenmeye ve tedbir almaya yönelteceğinden yararlıdır.Bu yüzden korkularımızdan korkmamalı ve bu konuda farkındalıklarımızı artırmalıyız.
Prof. Dr. Gürkan ERSOY :Yangın Korkusu. Aman Yanmayalım. Yangınlar ve İlk Yardım
Yangın deprem, terör olayları, sel felaketi gibi diğer bir afet tipidir . Bu kadar afet bilincine rağmen afetler hala devam etmekte ve devam da edecektir. Buna konuya üst makamların ilgisizliği, rant kavgası, imar affı, halkın eğitimsizliği gibi birçok faktör etki etmektedir.
Orman yangınları da böyledir. Tabii sunumumun içeriği için sosyolojik/politik/idari yönü değil, tıbbi boyutudur. Yani bir vatandaş olarak orman yangınından etkilenir/yanarsak vatandaş olarak uygulayabileceğimiz ilk yardım bilgilerini paylaşmaktır.
Yangın olmadan yapılacak şey:
- Yangında ortaya çıkabilecek yaralanmaları bilmek,
- Böyle durumda yapılacak ilk yardım uygulamalarını öğrenmek ve
- En önemlisi önceden tehlikeyi öngörerek tedbir almak, yaralanmamak/yanmamaktır.
Yangınlarda en sık ortaya çıkan tıbbi sorun yanıklardır. Yanık tedavisinde ilk yardım bağlamında neler yapmalıyız: - Yanan bölge çeşme suyuyla en az 10 dakika yıkanmalı ve takiben en yakın sağlık kuruluşuna gidilmeli,
- Bu süreçte yara/yanık alanı üstüne asla krem, merhem, losyon, kolonya, bal, salça, diş macunu, pudra, yoğurt gibi maddeler sürülmemeli,
- Eğer oluştuysa su kabarcıkları patlatılmamalı,
- Varsa kişinin halhal, yüzük, gözlük, küpe gibi takıları çıkartılmalı, çünkü o yanık bölgesi şişince bu aksesuarları çıkartmak zorlaşacak ve hatta imkânsız hale gelecektir.
Yangın nedeni ile oluşabilecek önemli ikinci sağlık sorunu zehirli dumanın solunmasıdır. Sonucunda - Gözler yaşarır, kızarır,
- Öksürük nöbetleri ortaya çıkar,
- Özellikle çocuklar, yaşlılar, hamileler ve kronik akciğer hastalığı olanlar vs. risk grubu içindedir.
Vatandaş olarak böyle bir durumda yapabileceğimiz en güzel şey önce - Korunmaktır. Yani önce duman olan bölgeye gitmemek veya içinde isek hemen uzaklaşmaktır. Eğer bir nedenle ortama girmek zorundaysak (yaralı birini kurtarmak vs.) ağzımızı ve burnumuzu ıslak bir mendil ile veya bez parçası ile kapatmamız gerekir,
- Duman ile zehirlenmiş bir kazazede varsa hemen 112 no’lu telefonu arayarak en yakın sağlık kuruluşuna ulaşmasını sağlamaktır.
Afetler ve yangınlar gibi olaylardan sonra ortaya çıkan en önemli sorunlardan bir diğeri ise bozulan psikolojimizdir. Bunun da nedeni can ve/veya mal kaybı korkusu, yanma korkusu, çevre ve ortamda yaşayan hayvanlara verilen zarar vs. sayılabilir. Uyku ve yemek düzenimiz bozulabilir, konsantrasyon güçlüğü çekilebilir, ağlama nöbetleri, artan korku ve kaygı ortaya çıkabilir. Günlük yaşam kalitemizi bozacağı için böyle bir durumda bir psikiyatrist veya klinik psikologdan profesyonel yardım almamız gerekir.
Konumuzu özetleyecek olursak:
Tıp’ta en etkin, en başarılı ve ucuz tedavi korunmadır. Hastalandıktan veya yaralandıktan sonra onun tedavisi güç, pahalı ve sonuçları hiç te yüz güldürücü değildir. Öyleyse: - Böyle bir yangın durumunda yanmamaya çalışalım,
- Yanmamak için her türlü tedbir alalım,
- Aldığımız tedbirlere rağmen istemeyerek/kaza ile yanar veya ciğerlerimize zehirli duman kaçar, nefes darlığı çekersek ambulansı çağırarak en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edelim.
Bu arada iki noktayı da unutmayalım.
- Yukarıda zikrettiğimiz tedaviler ilk yardım anlamında tedavidir. İlk yardım tıbbi bir tedavi değildir Hasta/yaralıya ilk yardım uyguladıktan sonra kişinin tedavisi mutlaka bir sağlık kuruluşunda tamamlanmalıdır.
- Ülkemiz sınırları içinde kaza yaralanma ve hastalık durumunda tıbbi yardım için aranacak tek telefon numarası vardır ve o da 112’dir. Bunu da unutmayalım ve cep telefonumuzda ilk numara olarak kaydedelim. O anda numara kaçtı diye düşünmeden direkt bu ilk numarayı tuşlayalım.
Nice afet ve yangınsız günlerde görüşmek ümidiyle en derin sevgi ve saygılarımı sunarım.
Çağatay Özcan Kokulu
Gödence Koop. Yönetim Kurulu Başkanı : Orman/Köylü İlişkisi
Orman alanlarının korunması ve genişletilmesi çalışmalarının, orman içi köyleri ve orman köylüsü ile çok yakın ilişkisi vardır. Orman köylüsünün orman ürünlerinden ekonomik olarak yararlanması ayni zamanda eko-sistemin korunmasını da getirecektir. Özellikle orman ve dağlık alanların korunmasına ve geliştirilmesine ilişkin yasal boşluklar her türlü felaketlerin ana sebebi olarak görülebilir. Ormanlık ve dağlık alanlarda yaşanan büyük yangınların yarattığı ağır tahribatın en önemli göstergesi
‘su dengesinin’ bozulmasıdır. Tüm felaketler dikkatsizlik, ilgisizlik yasal boşluklarla başlamakta, yangın önlenebilir veya gelişmesi durdurulabilir özellikte ise de, sonuçları itibariyle etkilerin getirdiği zararlar kalıcıdır .Etkileri de çok ağırdır.
Başak Baydak – MEB Devlet Kitapları Döner Sermaye Müdürlüğü, İSG ve Afet Yönetimi Birim Sorumlusu
İş sağlığı ve güvenliği ile sivil savunma alanlarının afet ve acil durum süreçlerindeki kurumsal işleyişi ele alınmış; iki alanın görev paylaşımı, yetki sınırları ve koordinasyon eksikliklerinin kurumsal refleksi nasıl zayıflattığı, gerçek vakalar üzerinden değerlendirilmiştir. Sunumun merkezinde yer alan “Dişli Çark Modeli” aracılığıyla, İSG’nin önleyici teknik altyapısı ile sivil savunmanın sahaya dayalı müdahale refleksinin birleşmesi gerektiği vurgulanmıştır. Türkiye’de sivil savunma uzmanı sayısının İSG uzmanlarına kıyasla oldukça düşük olması, bu önemli hafızanın kurumlardan çekilme tehlikesini beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, mevcut uzmanlık alanlarının birbirini tamamlayacak şekilde, gecikmeden uygulanacak bir sertifikasyon süreci ile entegre edilmesi, kurumsal dayanıklılık açısından hayati önemdedir.
Katılımcı Katkısı:
- [ ] İzmir İl Millî Eğitim Müdürlüğü Sivil Savunma Uzmanı Sema Aydın ; sunuma katkısında sivil savunma uzmanlarının son yıllarda sahadan çekilmesinin, bilgi ve deneyim aktarımında ciddi bir boşluk yarattığını belirtmiştir. Saha deneyimi ve kurumsal hafızanın giderek zayıfladığını, Sivil Savunma gibi köklü bir alanda edinilen arama-kurtarma reflekslerinin geri plana itildiğini ifade etmiştir. Sivil Savunma uzmanlarının sahada aktif yer almadığını, yerlerine genellikle İSG uzmanlarının yönlendirildiğini belirtmiş; bu durumun, her iki alanın sahip olduğu bilgi ve refleksin birlikte çalışamamasına yol açtığını vurgulamıştır. Ayrıca AFAD çatısı altında bu konuda ivedilikle yeni bir yapılandırmaya gidilmesi gerektiğini dile getirmiştir.
Faruk Üner. Önceden AFAD İl Müdürü
Kurumlarda; seferberlik ve savaş hazırlıkları ile afet ve acil durumlarla ilgili planları hazırlamak, afet risklerini değerlendirmek, bu hususta seçilmiş yada görevlendirilmiş personel ile kurumun tüm personelini eğitmek, tatbikatlar düzenlemek gibi görevleri olan sivil savunma uzmanları Sivil Savunma Genel Müdürlüğünün faaliyette bulunduğu dönemde İçişleri Bakanlığı personeli olup atandıkları resmi kurumlarda görev yapmaktaydılar. Sivil Savunma Genel Müdürlüğünün kapatılarak 2009 Yılında Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının kurulmasıyla birlikte sivil savunma uzmanları İçişleri Bakanlığı personeli iken görev yaptıkları kurumlara devredilmişlerdir. Bununla birlikte teşkilatlanma yapısında da değişiklik olmuştur. Önceden görev yaptıkların kurumun en üst amirinin yardımcısı ve koordinatörü olarak çalışırken daha sonra görev yaptıkları kurumlarda idari hizmetlerin alt birimi olarak çalışmaları düzenlenmiştir. Sivil savunma uzmanları kurum içinde büyük bir statü kaybına uğramış kurum amirinden aldığı kuvvet yok olmuştur.
Kurumlarda iş güvenliği uzmanı kadrolarının ihdas edildiği bu dönemde sivil savunma uzmanı ile iş güvenliği uzmanın bazı görevleri benzer olduğu hatta bunların yerine getirilmesinde birlikte çalışmalarının gerektiği görülmektedir. Bu nedenle hizmette aksamalar, yetki kargaşası ve çatışmalar yaşanmaktadır.
Konuşmacı Başak BAYDAK tarafından ortaya konulan bu çalışmayı çok değerli buluyorum .Her iki uzmanın çalışmalarını koordine eden bir üst birimin oluşturulabileceği gibi başka bir alternatifte iş güvenliği uzmanları ile sivil savunma uzmanlarına birbirilerinin görevleriyle ilgili eğitim alarak bu alanda tek bir uzmanlığa dönüştürülmesi mümkün olabilecektir. Bu alanda mevzuat hazırlayan İçişleri Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile YÖK ‘ün bu görüşten faydalanarak durumu yeniden değerlendirmesi ile sorunun ortadan kaldırılması mümkün olacaktır.


















