İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE TURİZME DİSİPLİNLERARASI YAKLAŞIM

FARKINDALIK TOPLANTISI

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE TURİZME İLİŞKİN İLK SÖZ

Prof. Dr. Özlem Çakır

Moderatör

İklim değişikliği turist davranışlarını, destinasyonların çekiciliğini ve turizm altyapısının sürdürülebilirliğini doğrudan etkilemektedir. İklim değişikliği, sıcaklık artışları ve hava olaylarının düzensiz hale gelmesi ile birlikte turizm sezonlarının zamanlamasında önemli kaymalara neden olmaktadır. Yaz aylarında artan aşırı sıcaklıklar, geleneksel tatil dönemlerini daha serin zamanlara kaydırmakta, bu da destinasyonların mevsimsel yoğunluklarında değişime yol açmaktadır. Kış turizmi açısından ise sıcaklıkların yükselmesi, kar garantisini düşürmekte ve turistlerin alternatif bölgelere yönelmesine neden olmaktadır. Kıyı turizmi, iklim değişikliğinden en fazla etkilenen alanlardan biridir. Deniz seviyesindeki yükselme, kıyı erozyonu, fırtına ve taşkın riskleri, özellikle düşük rakımlı sahil bölgelerindeki turistik tesislerin varlığını tehdit etmektedir. Kar yağışının azalması ve kar sezonunun kısalması, kayak merkezlerinin faaliyetlerini ciddi biçimde etkilemektedir. Bu durum, özellikle kış turizmine ekonomik olarak bağımlı bölgelerde gelir kayıplarına yol açmaktadır. İklim değişikliği; milli parklar, dağlık bölgeler ve koruma altındaki alanlarda yer alan doğal ekosistemleri tehdit etmektedir.  Aynı zamanda artan orman yangınları ve kuraklık, bu bölgelerdeki turistik faaliyetlerin güvenliğini de tehdit eder duruma gelmiştir. İklim değişikliği ile birlikte artan sıcaklık dalgaları, su kirliliği ve vektör kaynaklı hastalıkların yayılımı, turist sağlığını tehdit etmektedir. Bu durum, turistlerin destinasyon tercihlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Turizm sektörü, özellikle hava ulaşımına olan yüksek bağımlılığı nedeniyle önemli bir karbon salımı kaynağıdır. Karbon ayak izini azaltmaya yönelik küresel çabalar, uçuşların maliyetini artırabilir ve destinasyonlara olan ulaşımı sınırlandırabilir. Bu durum, turizm sektörünün sürdürülebilirlik ekseninde yeniden yapılanmasını gerekli kılmaktadır. İklim değişikliği, turizmi hem arz hem de talep (turist davranışları) açısından derinden etkilemektedir. Bu bağlamda turizm sektörünün gelecekte ayakta kalabilmesi için şu önlemlerin alınması önerilmektedir:

İklim değişikliğine uyum stratejilerinin geliştirilmesi

Sürdürülebilir turizm planlamasının önceliklendirilmesi

Alternatif turizm türlerinin (eko-turizm, kültürel turizm vb.) teşvik edilmesi

Turistik altyapının iklim direnci gözetilerek yeniden düzenlenmesi

Enerji verimliliği ve düşük karbon teknolojilerinin kullanımının artırılması

İklim değişikliği ile mücadelede, turizm sektörü hem etkilenici hem de etkileyici bir konumda yer almaktadır. Bu nedenle, turizm politikalarının iklim odaklı bir perspektifle yeniden ele alınması, sürdürülebilir kalkınma hedefleri açısından kritik önem taşımaktadır.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAĞLAMINDA OVER TURİZMİ ANLAMAK

Prof. Dr. Gözde Emekli

İklim, turizm ilişkileri son dönemde oldukça güçlenmiş, iklim değişikliği bağlamında tartışmalar önem kazanmaya başlamıştır. Çoğunlukla turizmin geliştirilerek ekonomik gelirlerin artırılması hedeflenirken dünyada pek çok turistik alan, destinasyon iklim değişikliği ve aşırı turizmin tehdidi altındadır. İstenmeyen turist sayısı ve etkisi ile anılan aşırı turizme ilişkin çalışmalar turizmin geliştirilmesine ilişkin çalışmaların gerisinde kalmaktadır. Gerek iklim değişikliği gerekse aşırı turizm olgusu turizmin diğer alanlarına oranla görece olarak daha yeni konulardır.  Bu çalışma bu nedenle önem taşımaktadır

İklim, turizmin arz ve talep kaynaklarını gerek zamansal gerekse mekânsal olarak şekillendirmektedir. Örneğin kış turizmi, kıyı turizmi hatta iklim değişikliğinden daha az etkilendiği düşünülen kültürel turizmin mevsimselliği ve destinasyonların mekânsal kalıpları iklim değişikliğiyle birlikte farklılaşmakta zaman zaman aşırı turizmin baskısı altında kalmaktadır.

Başka bir anlatımla popüler destinasyonların aşırı turizmin etkisinde olması dikkat çekmektedir. Kıyı, dağ, müze, kent, orman, yayla gibi coğrafi mekanlarda iklim değişikliği ve aşırı turizmin ortaya çıkması farklı şekillerde ve aşamalarda olabilmekte yönetme biçimleri değişmektedir. İklim değişikliği ile benzer mekanları paylaşan aşırı turizm bu anlamda önem taşımakta, tehlikenin boyutunu artırmaktadır.

KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN TÜRKİYE’DEKİ KIRSAL TURİZME ETKİLERİ

Prof. Dr. Barış Taş

Küresel iklim değişikliği; sıcaklık artışları, yağış rejimlerinin bozulması, kuraklık ve aşırı hava olayları gibi çevresel sorunlarla karakterize edilir. Türkiye, Akdeniz iklim kuşağında bulunması nedeniyle bu değişimlerden yüksek düzeyde etkilenmektedir. Kırsal turizm, doğa temelli olması nedeniyle iklimsel değişimlere karşı oldukça hassastır. Artan sıcaklıklar, geleneksel yaz sezonunu uzatabilirken, aşırı sıcaklıklar turist konforunu düşürebilmektedir. Bu durum özellikle Ege ve Akdeniz kırsalında gözlenmektedir. Kırsal turizmin önemli bir bileşeni olan agro-turizm, yerel üretim faaliyetlerine bağlıdır. Kuraklık ve su stresi, zeytin, üzüm ve lavanta gibi ürünlerin verimliliğini azaltmakta, bu da agro-turizmi olumsuz etkileyebilmektedir. İklim değişikliği aynı zamanda flora ve fauna dağılımında değişikliklere neden olmaktadır. Özellikle yayla turizmi bölgelerinde (Karadeniz) çiçeklenme dönemleri değişmekte, bazı hayvan türleri göç yollarını terk etmektedir. Yoğun yağış ve seller kırsal bölgelere ulaşımı zorlaştırmakta, köy yolları ve altyapı zarar görebilmektedir. Bu da turist akışını azaltan bir diğer faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Küresel iklim değişikliği, Türkiye’de kırsal turizmin sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir. Ancak uygun planlamalar ve iklim adaptasyon stratejileri ile bu etkiler minimize edilebilir. Bu kapsamda, yerel üreticiler ve turizm işletmeleri için iklim dostu üretim modelleri teşvik edilebilir. Alternatif sezonlara yönelik tanıtım kampanyaları yapılabilir, kırsal turizmin dört mevsime yayılması sağlanabilir. Doğa temelli turizm rotaları iklim etkilerine göre yeniden tasarlanması düşünülebilir. Kırsal altyapı yatırımları iklim dirençli olacak şekilde planlanması son derece önemlidir.

ÇOK ULUSLU TURİZM ŞİRKETLERİNİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORLAMALARI

Doğan Baran Mengüş

Bornova Kent Konseyi Başkanı

Turizm sektörü, yalnızca ekonomik çıktılarıyla değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal etkileriyle de küresel kalkınma politikalarının merkezinde yer almaktadır. Uluslararası ölçekte faaliyet gösteren turizm şirketlerinin sürdürülebilirlik raporlaması, günümüzde şeffaflık, hesap verebilirlik ve toplumsal sorumluluk ilkeleriyle doğrudan ilişkilendirilmektedir. Bu raporlar, yalnızca kurumsal bir zorunluluk değil, aynı zamanda şirketlerin doğal kaynak kullanımı, karbon ayak izi, toplumsal etki ve etik değerler konusunda ne denli duyarlı olduklarını ortaya koyan stratejik iletişim araçlarıdır.

Avrupa Birliği üyesi ülkeler başta olmak üzere birçok gelişmiş ülkede sürdürülebilirlik raporlaması belirli ölçek üzerindeki şirketler için zorunlu hale gelirken, bazı ülkelerde bu uygulama hâlen gönüllülük esasına dayanmaktadır. Bu durum, küresel turizm şirketlerinin sürdürülebilirlik konusundaki performansını bölgesel regülasyon farklılıkları, denetim zorlukları ve normatif beklentiler açısından karmaşık bir görünümle sunmaktadır. Küresel ölçekte faaliyet gösteren otel zincirleri, seyahat acenteleri ve destinasyon yönetim kuruluşlarının sürdürülebilirlik raporlarında şeffaflık düzeyi, hedeflerin ölçülebilirliği ve kapsayıcılığı farklılık arz etmektedir. 

Avrupa Birliği’nde yürürlüğe giren Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) gibi düzenlemeler, belirli büyüklükteki şirketlere çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) performanslarını raporlama yükümlülüğü getirmiştir. Bu bağlamda, sürdürülebilirlik raporlaması artık şirketler hukukunun bir uzantısı haline gelerek, şirketlerin faaliyetlerini yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve çevresel ölçütlerle de hesap verebilir kılmaktadır. Her ülkenin kendi iç hukuk sisteminde bu raporlamalara yönelik mevzuat farklılıkları olması, çok uluslu turizm şirketlerinin faaliyet gösterdiği coğrafyaya göre farklı raporlama standartlarına ve yükümlülüklerine tabi olmasına neden olmaktadır. Bu durum, yalnızca kurumsal raporlama süreçlerinde değil, aynı zamanda şirketler arası rekabette ve uluslararası marka değerinin korunmasında da belirleyici hale gelmektedir.

Öte yandan, sürdürülebilirlik faaliyetleri yalnızca bir “raporlama yükümlülüğü” değil; çevresel adalet, sosyal sorumluluk ve yönetsel meşruiyetle iç içe geçen bir yönetişim paradigması olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Turizmde sürdürülebilirlik, yalnızca doğal kaynakların korunmasını değil, aynı zamanda bölgesel refahın artırılmasını, kültürel değerlerin yaşatılmasını ve gelecek kuşakların ihtiyaçlarının güvence altına alınmasını da hedeflemelidir. Bu bağlamda sürdürülebilirlik raporları, bir kurumsal belge olmanın ötesinde, toplumsal mutabakatın ve çevresel duyarlılığın da bir yansıması olarak değerlendirilmelidir.

OTEL YANGINLARI VE ALINACAK ÖNLEMLER, ÇALIŞANLARIN YANGIN KURTARMADAKİ ÖNEMİ

İsmail DERSE

İzmir İtfaiye Dairesi Bşk. (E)

Konaklama ve Otelcilik sektörünün en önemli güvenlik konularından biri olan otel yangınları ve afetlerde alınması gereken önlemler hakkında konuşmak istiyorum.

Oteller, günlük yaşamın stresinden uzaklaşmak isteyen yerli ve yabancı misafirlerin huzur ve güven içinde zaman geçirmeyi beklediği yerlerdir. Ancak unutulmamalıdır ki, yangın gibi acil durumlar, her an ve her yerde karşımıza çıkabilir. Özellikle çok sayıda insanın konakladığı otellerde, yangın riski hem can hem de mal güvenliği açısından ciddi sonuçlar doğurabilir.

• Bunun için Otellerde ilk yapılması gereken yangın risk analizinin hazırlanması, 

• Acil Durum eylem planı hazırlanması, 

• Acil Durum ekipleri kurulması ve mümkünse profesyonel ekip lideri olabilecek Sivil savunma ve Yangın Okulu mezunu personel bulundurması

• Tüm çalışanların yangın ve afet durumlarında yapabilecekleri Standart hareket tarzlarının ezberletilmesi ve bunların tatbikatlar ile pratiğe dönüştürülmesi

• Otelde bulunan yangın dolabı, yangın hidrantı ve Yangın söndürme ekipmanlarının kendi can güvenliğini tehlikeye atmadan müdahale edebilme amacıyla kullanabilmesi

• Personele karanlık ve dumanlı ortamlarda hareket tarzını öğretilmesi, yanan bir kişiye nasıl müdahale edebileceğinin öğretilmesi gerekliliği önemlidir.

Peki otel yangınlarının en sık karşılaşılan nedenleri nelerdir?

• Elektrik tesisatındaki arızalar, kısa devreler

• Sönmemiş Sigara izmaritlerinin dikkatsizce bırakılması

• Mutfak alanlarındaki açık ateşler, Doğalgaz ve LPG kaçakları,

• Yanıcı temizlik malzemelerinin uygunsuz şekilde depolanması

• Isıtma sistemlerinde oluşabilecek arızalar daha sayacağım birçok neden dikkatsizlik, tedbirsizlik, ihmal, kazalar, sıcak çalışmalar vb

Bu tür risklerin en aza indirilmesi için önceden alınan önlemler, bir felaketin önüne geçebilir.

  Özetle Yangın öncesi alınacak tedbirler, en önemlisi Binaların Yangından Korunma Yönetmeliği ve İmar kanunu ile otellerin yapısal ve ruhsata esas izinlerin üzerinde konuşmanın bir kısmı yer alacak olup, 

Vatandaşların bir Otelden yangın ve afet Güvenliği ile isteyebilecekleri ve bakması gereken konular nelerdir. Onlara değinilecek olup, Bir Otelin yangın Güvenliği ile ilgili güven veren eylem planı neler olmalıdır, neler yapmalıdır. Konusu üzerinde konuşmam gerçekleşecektir.

GÜVENLİ TURİZM

Prof. Dr. Zerrin Toprak Karaman 

Dünya Turizm Organizasyonu (UNWTO) turizmi, “Turizm, insanların kişisel veya ticari/mesleki amaçlarla olağan çevreleri dışındaki ülkelere veya yerlere hareketini içeren sosyal, kültürel ve ekonomik bir olgu”  (UNWTO, 2023) unsurlarıyla ilişkilendirerek tanımlamıştır. Turizm faaliyetlerinin desteklenmesinde yeni temalar ise içerik zenginliğine sahip; 

Sürdürülebilir Kalkınma, Rekabet:, Yenilikler ve Yatırımlar, Etik, Kültürel ve Sosyal Sorumluluk, Teknik İşbirliği, İstatistik Çözümlemeler başlıklarıyla ilişkilendirilmektedir. Başka bir ifadeyle Turizm faaliyetleri politik yozlaşma ve rant kollamanın aracı değildir. Turizm faaliyetlerinde dikkate alınacak unsurlar; 

• i) Doğal Çevrenin insan kaynaklı olsun olmasın bozulmadan korunması ve yozlaşmanın engellenmesi 

• ii) Kültürel bütünlük, ekolojik süreçler, biyolojik çeşitlilik ve kaliteli yaşam sürdürmenin önemi, 

• iii) Bireylerin; bugün ve gelecekte ekonomik, sosyal ve estetik ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde destinasyonun yönetimini gerçekleştirmektir. 

• Terör sözcüğü açıkça telaffuz edilmese de bugün bu kriterlerin hepsini kapsayacak şekilde genişletilmiş güvenlik kavramı eklenmiştir. Belirtilen bu ilkeler, geleneksel yerel ve toplumsal refah ile memnuniyet kavramlarına işaret etmektedir.

Yukarıda yer alan tematik yaklaşımlar bir bütün olarak turizm yönetimi ve politikasının yerelden başlayarak, uluslararası etki ağlarını kapsayan güvenli turizm yaklaşımını ortaya koymaktadır. Turizmde rekabet;  güvenli kıyı, dağlık ve kırsal alan gibi farklı coğrafi mekânlarda afet tiplerini de dikkate alan evrenselliği içeren etkili yönetsel bir performansı gerektirmektedir. Bu yönetsel performansın gerçek hukuk kurallarıyla desteklenerek ülkesel saygınlığın korunması önem taşımaktadır.

Prof.Dr. Özlem Çakır hocanın nihai değerlendirmesi

Gözde Emekli

Kitle turizminde talep açısından alışkanlıkların değiştiğmistir
kültürel turizm fırsatlarını artırılması gerekmektedir. Arz açısından ise kentin dinamikleri ve bileşenlerinin önemi dikkate alınmalıdır.

Spor turizmi.genclik turizmi, sağlık turizmi, ekoturizm-kırsal turizm yükseliştir, buna göre düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır
İklim değişikliği ile ilgili olarak
over turizm-aşırı turizm, turizm arzı ve turizm talebine olan etkileri kirlilik ve karbon salınımı ve tüketim şeklinde ortaya çıkmaktadır. Turizm-mekan-insan İlişkilerindeki sonuçtan kimin-kimlerin sorumlu olduğunu düşünmemiz gerektiğine dikkat çekmiştir.

Prof. Dr. Barış Taş

Türkiye’nin küresel iklim değişikliğinden nasıl etkilendiğini, doğal çevre faktörlerinin farklılığınin, heterojenligin etkisiyle iklim değişikliğinden daha fazla etkilenmemize neden olduğunu belirtmistir.

En önemli-lokomotif sektörün turizm olduğunu,
Kültür ve Turizm Bakanlığının ayrılması gerektiğini ifade etti

Yerel yönetimin sorumluluğunun dikkate alınarak
Büyüksehir yasasının ortaya çıkardığı sorunların çözülmesi gerektiğini, yeniden gözden geçirilmesini tavsiye etti.

Alternatif turizm, ekoturizm, kırsal turizm tercihlerinin üst gelir gruplarında artmaktadır.

Kırsal mekanın varlığı ve donanımı potansiyelinin, yerel dinamikler kullanılmalıdır.

Yayla turizmi önemli ama yayla faaliyetleri zayıfladı.
Yapılan düzenlemeler çevre tahribatı yaratmakta ve
Geleneksel yapıyı bozmaktadir.

İklim değişikliğinin flora fauna dağılımlarındaki yarattığı değişimler yüksek düzeydedir. Ayrıca yağış ve seller alt yapı zararları doğurmaktadir.

Ne yapmalı,?
İklim dostu üretim modellerine geçmeli
Kırsal turizm dört mevsime yayilmali
Destinasyonlar yeniden tasarlanmali
Alt yapı yatırımları iklim dirençli olmali

Av. Dr. Doğan Baran Mengüç
Bornova Kent Konseyi Başkanı

Turizm açısından sürdürülebilirlik
Çevresel
Sosyal
Ekonomik boyutlarda ele alınabilir.

Sürdürülebilirlik Raporlaması turizm sektöründe de oldukça önemli bir konudur

Hukuki çerçevede kurumsal raporlama
Birleşik Krallık’ta zorunlu,
Hong Kong uy ya da açıkla şeklindedir.

ABD Federal zorunluluk yoktur.

Uluslararası Konaklama şirketlerinin enerji sarfiyatı ve raporları dikkatle izlenmelidir, kamu oyuyla paylaşılmalidir.
Çevresel performansları açısından oda başına tüketimin azaldığı ama butünde toplam tüketimin arttığı görülmektedir.

Greenwashing
İklim değişikline ilişkin calsimalara sponsorluklar örnekleri bir kendini aklama politikasıdır.

İsmail Derse-Izmir itfaiye dairesi emekli
Başkanı

Binaların yangından korunmasında yönetmelik tek başına değildir, iğer kurumlar da sorumludur.
İmar yönetmeliği
Kamu kurumların sorumlulukları çevre ve şehircilik bakanlığı,
Çalışma Bakanlığı,
Kültür ve Turizm Bakanlığının sorumluları göz ardı edilmemelidir.

Yangın risk analizleri
Uzmanlardan yararlanma
Yangın danışmanlığı sistemi yangınla mücadelede önemli koni başliklaridir.

Otellerde misafirlerinn can güvenliği beklentileri olmalıdır.
Oteller Yangın güvenliği açısından yapmaları gerekenler ve
Yangınların ne şekilde söndürülmesi gerektigi ogrenilmelidir.
Her yaşam alanında karşılaşılan risklere hazırlık yapılmalıdır.

Panigin önlenmesi sağlanmalıdır.
Acil kaçış mekanizmaları, engelliler için çözümler yeniden tasarlanmalidir.

Prof. Dr. Zerrin Toprak

Güvenli turizm ve risk yönetimi birlikte ele alınmalıdır.

Modus Operandi

Tesislerin destinasyondaki başarı güvenlikle olculmektedir.
Topluluk güvenliğine ilişkin önlemler on planda olmalıdır.

Güvenli turizmde anlayış

Acil durum, afet ve kadostrofik afet (kurumlarararasi ve ülkeler arasi ) konularına ilişkin çalışılmalidir.

Kültür varlıklarının ve tarihi eserlerin korunması da Güvenli turizm konusudur.

Afetlerde insan faktörüne ilişkin olarak insan kaynakli afetler en çok korkulandır

Siber saldırılar ve fırtınalar ihmal edilmemelidir.

Obruk, kuraklık, fırtına diğer kategorisinden cikartilmalidir.
Gelecek senaryolarında turizmin yeri ve rolü post modern mi?

Sinsi Hukuki düzenlemeler, tarım topraklarını turizme dönüştüren düzenlemeler doğru değildir.

Artik rekabet Güvenli mi değil ile ilgilidir.
Kamu özel ve sivil paydaşlarla güvenlik konusunda sürekli işbirliği yapılmalıdır.
Disiplinlerarası Çalışma ve bakış açısı kazanmak ve kullanmak gerekmemektedir.

Etik kodlar onemsenmelidir. Taktiksel emperyalizm ve
Gıda emperyalizmi son yılların güvenlik temalı konularındandır.

Categories: